“Üç metotla bilgeliği öğrenebiliriz: En soylusu olan düşünme ile; en acı olan deneyimle ve en kolay olan taklit ile.”
Konfüçyüs
Ölmeden Önce…
Depremler, sel felaketleri, trafik kazaları, maganda kurşunları, patlamalar, savaşlar…
Bilmem farkında mısınız, bir türlü kendimize yakıştıramadığımız ölüm aslında hemen yanı başımızda.
Yaşadıkça, yaşlandıkça, ömrümüzün sonuna yaklaştıkça hayata dair çok şey öğreniriz ama çoğu kez iş işten geçmiş olur. “Gençlik muhteşem bir şeydir,” der George Bernard Shaw. “Ne yazık ki bunun gençken harcanması çok acıdır.”
Peki, iş işten geçmeden, acı deneyimler yaşamadan hayattaki önemli şeyleri öğrenmek mümkün değil midir?
Olmaz mı? Bu yollardan geçmiş pek çok insan deneyimlerini ders almak isteyenlerin istifasına sunmuştur. Kitaplardan bahsediyorum.
İnsanlara hayatlarındaki önemli şeyleri sorduğunuzda farklı cevaplar verirler. Her ne kadar en sık duyduğunuz yanıtlar sevgi, sağlık, aile, vatan gibi şeyler olsa da pratikte işler değişiyor. İnsanlar daha çok zenginliğin, şöhretin, kariyerin, makamın, güzelliğin peşinden koşuyor.
Bir insan için hayattaki en önemli şeyi anlamanın yolu söylediklerine değil yaşamına bakmaktır. Zaman, para ve enerjisinin en çoğunu ne için harcıyorsa bir insan, hayatındaki en önemli şey odur aslında.
Asırların birikimi olan bilgelik hazineleri, insanların hayatındaki en önemli şeyin mutluluk olduğunu söylemiştir. Mutluluğun yolunun ise erdemli bir hayat sürmek olduğu konusunda neredeyse fikir birliği vardır.
Dürüstlük zor bulunan değerli bir erdemdir. En önemlisi yeryüzünde yaşayan en önemli insana karşı dürüst olmaktır. İşte o da insanın kendisidir.
Gerek bireysel sorunlarımız ve huzursuzluklarımız gerekse toplumsal çatışmaların altında yatan en önemli etkenlerden birisinin insanların öncelikle kendilerine karşı dürüst olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum.
Günümüz gençliğinde en çok gözüme çarpan şeylerden birisi özgürlük tutkusu ve özgüven patlamasıdır. Özgürlüğü anneden, babadan, çevreden hatta bazen de yasalardan bağımsız bir hayat sürmek olarak algılıyor gençlerimiz ama en önemlisini yani içsel özgürlüğü unutuyorlar. Kendisine değer verdiğini söylüyor ama başkaları için süsleniyor örneğin. Kendin olmanın, kendine değer vermenin, yüreğinin götürdüğü yere gitmenin öneminin farkında bile değil pek çok insan.
Gerçek özgürlük değerlidir ama bir bedel ister. Anneye, babaya, öğretmene, yasaya isyan etmek en ucuz özgürlük çabasıdır. Gerçek özgürlük, içindeki tembellik dürtüsünden özgürleşerek çalışmaktır örneğin. Ya da hazların kölesi olmaktan kurtulup erdemli bir hayat sürmektir gerçek özgürlük.
“Üç metotla bilgeliği öğrenebiliriz,” der Konfüçyüs. “En soylusu olan düşünme ile; en acı olan deneyimle ve en kolay olan taklit ile.”
Kabul etmek gerekir ki, insanların çoğu bu seçenekler arasında en acı olanı -yani deneyimi- tercih etmektedir. Oysa okuduğumuz harika kitaplar bize okuyarak ve düşünerek huzurlu bir hayata ulaşmanın yollarını öğretir.
“Bir ağacı ekmek için en iyi zaman yirmi yıl önceydi,” der bir Çin Atasözü. “Fakat ikinci en iyi zaman bugündür.” Hayattaki önemli şeyleri keşfetmek ve bu bilgeliği hayatımızın bir parçası yapmak için hiçbir zaman geç değildir.
Değişime direnç dediğimiz zihnimizdeki şu sert kabuğu çatlatıp aydınlanma yolunda minik ama değerli bir adım atabilmek dileklerimle…
17 Eylül 2021