Anasayfa » Sokaktaki Psikopatlar

Sokaktaki Psikopatlar

Halil ÇIKRIKLAR

“İnsan doğası asla düşünüldüğü kadar kötü değildir.”

Abraham Maslow

 

 

Sokaktaki Psikopatlar

 

Dışarı çıkıp temiz hava almak, güneşin doğuşunu seyrederken yürüyüş yapmak ve hayat üzerinde düşünmek…

Her biri bedava olan bu etkinlikler parayla almakta zorlandığımız şeylerden daha değerli hazinelerdir. Huzurlu bir hayat süren bilgelerin de tercihidir böyle bir yaşam.

Ama bazen sokağa çıkmak bile istemeyiz. Her sokağa çıktığımızda bizi çileden çıkaran bir ruh hastasıyla karşılaşma ihtimali içimizi karartır. Eğer bir önceki akşam haberleri izlemişsek daha çok tereddüt ederiz sokağa çıkarken.

Gereksiz hız yapıp makas atarak trafiği alt üst edenler…

Trafiği kapatıp kendince eğlenenler…

Kırmızı ışıkta durduğunuzda aracınızın dibine kadar sokulan ve sarı ışığın yanmasıyla bir saniye bile beklemeksizin klaksona yüklenenler…

Kapınızı pencerenizi yumruklayanlar…

Düğünde –hangi amaca hizmet ettiğini düşünmeden- kurşun sıkıp masum insanları öldürenler…

Kadınlara, çocuklara ve hayvanlara şiddet uygulayanlar…

Bu insanlarla aynı topraklarda yaşamak hatta aynı havayı solumak bile eziyet gibi gelir bazen. Peki, ne yapalım? Ağzımızın tadını bozmaktan başka çare yok mu gerçekten?

Abraham Maslow’a göre, “İnsan doğası asla düşünüldüğü kadar kötü değildir. Başkalarını anlamanın yolu onun dünyasına girmek ve dünyayı onun gözleriyle görmekten geçer.”

Bir insan durup dururken anlamsız şeyler yaparak sizi öfkelendiriyorsa bilin ki bir sorunu vardır. Mesela, anormal davranış sergileyip yaşam enerjinizi tüketen bu insanların çoğunun zekâ sorunu vardır.

Birisi bizi kızdırdığında -argo diyebileceğim- şu ifadeyi kullanırız bazen:

“Geri zekâlı!”

Fakat bilimsel bir dille “mental retardasyon” dediğimiz bu hastalığın Türkçe karşılığı tam olarak budur.

Her insana IQ testi yapılmıyor elbette ama konunun uzmanları diyor ki, insanların davranışlarına bakarak bunu tahmin edebiliriz. Toplumda normal zekâ düzeyinde olmayan insanların oranı %2-3 civarındadır. Daha basit anlatmak gerekirse karşılaştığınız her kırk kişiden birisinde bu türden bir sorun vardır. Dolayısıyla bir alışveriş merkezine girdiğinizde ya da trafiğe çıktığınızda -hemen her seferinde- bahsettiğim bu insanlardan birine rastlamanız muhtemeldir.

Zekâ geriliği olan her dört çocuktan bir tanesinde ruhsal bozukluk gelişiyor. Örneğin saldırgan ve yıkıcı davranışlar, zekâ geriliği dediğimiz hastalığın dramatik sonuçlarından biridir. Bu durumda bir insanın sinir bozucu hal ve hareketlerine kızmaktansa hasta olduğunu hatırlayarak anlayış gösterebiliriz.

Bir diğer konu ise davranış bozukluğudur. Yani IQ düzeyi normal olan insanlar da bizi öfkelendirecek mantıksız şeyler yapabilirler ve bu insanların başka bir sorunu var: Ruhsal hastalık.

Davranış bozukluğu olan kişiler empati kuramazlar. Yani diğer insanların duygu, arzu, istek ve beklentilerini umursamazlar. Bu ilk bakışta sinir bozucu görünebilir ama davranış bozukluklarının altında yatan nedenlere göz attığınızda bu insanlara kızacak yerde acırsınız.

Anne ya da babası -bazen de ikisi- tarafından terk edilen, çocukluğunda aile içinde şiddete maruz kalan, anne şefkatinden uzak kalan, bakıcı ya da üvey anne tarafından çoğu kez sevgiden yoksun büyütülen insanlar davranış bozukluğu sergileme potansiyeline sahiptir.

Bir de histerikler vardır. Bu rahatsızlığın en temel özelliklerinden birisi ilgi ihtiyacıdır. Odak noktası olmak isterler. Aile, iş ortamı ya da sokakta sergilediği bu tutumu gittiği kurumlarda da sergilemeye devam ederler. Bağırıp çağırarak, vurup kırarak ilgiyi üstüne çekmekten tuhaf bir haz alır bu insanlar.

Ve bir başka örnek de paranoid bozukluklardır. Paranoid kişiler insanların kendisine kasıtlı olarak kötülük yapıp zarar vereceğine inanır. Hiçbir yeterli kanıtları yoktur ama yine de haksızlığa uğradığını düşünürler. Bu halleriyle de gittikleri yerlerde insanları çileden çıkarmayı başarırlar.

Bu arada alkol ve madde bağımlılarını da unutmayalım!

Tüm bunları niye anlatıyorum?

Sinir bozucu olayların altında sadece kötülük ya da kötü karakter aramayalım. Çok sayıda hasta var dünyamızda. Emin olun ruh hastalıkları bedensel hastalıklarımızdan daha az önemli değildir.

Beden ve ruh sağlığınızı hiç yitirmemeniz dileklerimle…

28 Aralık 2021

 

 

İlgili Yazılar

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
0
Would love your thoughts, please comment.x