GECE YARISI KÜTÜPHANESİ
Matt Haig tarafından kaleme alınan romanda hikâye, Nora adında genç bir kadının hayatına son vermek amacıyla depresyon hapları yutmasıyla başlar. Sonrasında kahramanımız kendisini sonsuz sayıda yeşil renkli kitapların yer aldığı bir kütüphanede bulur.
Ölümle yaşam arasında var olan ve saatin daima gece yarısı 00.00 olduğu bu kütüphanedeki kitapların hepsi kahramanımızın ayrı ayrı yaşama ihtimali olan hayatlardan kesitler sunmaktadır. Bu kitaplardan birisi de pişmanlıklar kitabıdır.
Kitap bize karşımıza çıkan yol ayrımlarında yaptığımız tercihlerin ne tür sonuçlara verebileceğini güzel bir dille anlatmış. Kahramanımız, her yeni yol ayrımında yani her tercihinin onu ulaştıracağı yeni hayatında farklı deneyimler yaşar. Muhtemel hayatlarından birinde kutuplarda ayının saldırısına uğrayan bir araştırmacıdır örneğin. Bir başka muhtemel hayatında ise başarılı bir sporcudur.
Kurgudaki gizemli hayatında karşısına çıkan kütüphaneci Bayan Elm kendisine şunları söyler:
“Yaşamla ölüm arasında bir kütüphane var. Bu kütüphanedeki raflar sonsuza kadar gider. Her kitap yaşamış olabileceğin başka bir hayatı yaşama şansını sunar sana. Farklı seçimler yapmış olsan şu an nasıl bir hayatın olacağını görürsün. Pişmanlıklarını telafi etme şansın olsaydı bazı konularda farklı davranır mıydın?”
Hayatınızın bir ağaç gibi olduğunu düşünün. Gövdeden farklı yüksekliklerde onlarca dal ayrılır. Dallar da farklı yönlere doğru giden daha ince dallara ayrılır. Yaşam da aynı şeydir. Geçmişte farklı yönlere gitmiş olsanız çok farklı olacak başka hayatlar var.
Farklı yaşam deneyimlerinden sonra Nora şunu fark ediyor: Mutlu olmak için başarılı, zengin ve şöhretli bir hayat şart değildir. Yalnızca potansiyele ihtiyacınız vardır ve herkeste bu potansiyelden bol miktarda vardır.
Romanın sonunda kütüphane baştan sona yanar. Yanmayan tek kitap vardır. Gerçek hayatını temsil eden bu hayat boş bir sayfayla başlıyor. Yani kendi gerçek hayatını kendisi yazacak Nora.
Sürükleyici kurgusu bir yana, tercihlerimizin bizi sürüklediği muhtemel yaşam senaryolarını gözümüzün önüne seren derinlikli felsefesi nedeniyle ilham verici olduğunu düşünüyorum bu eserin. Nitekim hak ettiği ödülü de almış.
